Olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri keşfetme yolculuğu...........
4 Temmuz 2012 Çarşamba
Hatalar Üzeri-ne.....
Aynı hatayı iki kez yapan aptaldır. Dünya'da yapılacak o kadar çok hata var ki....
Rene Decartes ile bilgeliğe ulaşmak
COGITO ERGO SUM
Düşünüyorum öylese varım.
İlk olarak, açık bir şekilde bilmediğim bir şeyi asla doğru olarak kabul etmem. İkinci olarak, doğru çözüme ulaşmak için incelediğim konuyu mümkün olduğu ölçüde küçük parçalara ayırır, ondan sonra analiz ederim. Üçüncü olarak, küçükten başlayarak büyüğe doğru adım adım ilerleyerek düşüncelerimi netleştirmeye çalışırım. Nihayet, son olarak, her durumun sonucunu ortaya koyar ve genel olarak gözden geçiririm.
Decartes
Düşünüyorum öylese varım.
İlk olarak, açık bir şekilde bilmediğim bir şeyi asla doğru olarak kabul etmem. İkinci olarak, doğru çözüme ulaşmak için incelediğim konuyu mümkün olduğu ölçüde küçük parçalara ayırır, ondan sonra analiz ederim. Üçüncü olarak, küçükten başlayarak büyüğe doğru adım adım ilerleyerek düşüncelerimi netleştirmeye çalışırım. Nihayet, son olarak, her durumun sonucunu ortaya koyar ve genel olarak gözden geçiririm.
Decartes
14 Mayıs 2012 Pazartesi
Kibarlık ve Zarifliğe bir başka bakış açısı
"Kibar ve Zarif davranmak, oyunun içine alıp itaatkar ve sistem insanı yapabilir. Balmumu için sıcak neyse İnsanlık için kibarlık ve zariflik odur"
Uzun zaman önce kendi fikirimi diretmekten vazgeçip alternatif fikirleri hoş görü ile irdelemenin beni yeni ufuklara götürdüğünü öğrenmiştim.
Aslında bir başka deyişle İnsanlara üstüğümü kabul ettirmek veya eşit ilişkiler kurabilmek için onlara bağımsız olduğumuz hissettirmem gerektiğini... Bir fikre körü körüne bağlanmamam gerektiğini...
Fikren bağımsız olabilmek için gözlükleri çıkartmak gerekmez mi? Bir deneyelim bakalım...
Zariflik ve Kibarlık toplumda var olabilmek için takdığımızı bizi hiçte yansıtmayan birer maske mi? Niye takıyoruz bu maskeleri toplum tarafından sevilmek ve saygı görmek için.... Neden toplumun bize bakış açısı bu kadar önemli ? Toplumda yer bulmak veya statümüzü yükseltmek için....
Bu buzdağının görünen yüzü, biraz daha derinde ise başka bir sebep ortaya çıkıyor.
Kendimizi sevmememiz, başkalarının bizi sevmesini sağlayıp kendimizde buna inanıyoruz. Ne çok söylenen laftır "Herkes onu sever" ama maharet sizi sevecek ve sevmeyecekleri seçme özgürlüğünüz olabilmesidir.
Başkaları sizi sevmeye başladığı için sizde kendinizi sevmeye başlıyorsunuz Ama bu sahte bir çözüm. Bir başkasının otoritesi altına girmeyi kabullenmek ama insanlık olarak amacımız iyi kötü taraflarımız ile kendimizi kabullenmemizdir.
Eğer iç barışımız varsa bu olgunluk bize zariflik, empati kurma yeteğinimiz ise kibarlık getirecektir. Bu içten zariflik ve kibarlık kimseyi rahatsız etmeyecektir. Sürekli olması mümkün olmayan bu iki insanı özellik hakkını savunma, fikir tartışmaları gibi durumlarında farklı özelliklere geçişler yaparak özgür bir denge sağlayacaktır.
Benimde bu blogta kullandığım Zariflik tanımı budur. Kendini kanıtlama gereği duymayacak kadar ÖZGÜR olmak..............
Uzun zaman önce kendi fikirimi diretmekten vazgeçip alternatif fikirleri hoş görü ile irdelemenin beni yeni ufuklara götürdüğünü öğrenmiştim.
Aslında bir başka deyişle İnsanlara üstüğümü kabul ettirmek veya eşit ilişkiler kurabilmek için onlara bağımsız olduğumuz hissettirmem gerektiğini... Bir fikre körü körüne bağlanmamam gerektiğini...
Fikren bağımsız olabilmek için gözlükleri çıkartmak gerekmez mi? Bir deneyelim bakalım...
Zariflik ve Kibarlık toplumda var olabilmek için takdığımızı bizi hiçte yansıtmayan birer maske mi? Niye takıyoruz bu maskeleri toplum tarafından sevilmek ve saygı görmek için.... Neden toplumun bize bakış açısı bu kadar önemli ? Toplumda yer bulmak veya statümüzü yükseltmek için....
Bu buzdağının görünen yüzü, biraz daha derinde ise başka bir sebep ortaya çıkıyor.
Kendimizi sevmememiz, başkalarının bizi sevmesini sağlayıp kendimizde buna inanıyoruz. Ne çok söylenen laftır "Herkes onu sever" ama maharet sizi sevecek ve sevmeyecekleri seçme özgürlüğünüz olabilmesidir.
Başkaları sizi sevmeye başladığı için sizde kendinizi sevmeye başlıyorsunuz Ama bu sahte bir çözüm. Bir başkasının otoritesi altına girmeyi kabullenmek ama insanlık olarak amacımız iyi kötü taraflarımız ile kendimizi kabullenmemizdir.
Eğer iç barışımız varsa bu olgunluk bize zariflik, empati kurma yeteğinimiz ise kibarlık getirecektir. Bu içten zariflik ve kibarlık kimseyi rahatsız etmeyecektir. Sürekli olması mümkün olmayan bu iki insanı özellik hakkını savunma, fikir tartışmaları gibi durumlarında farklı özelliklere geçişler yaparak özgür bir denge sağlayacaktır.
Benimde bu blogta kullandığım Zariflik tanımı budur. Kendini kanıtlama gereği duymayacak kadar ÖZGÜR olmak..............
GÖK GÖZLÜ ŞAİRDEN....
Yüzyıl oldu
Yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı
Gözünün içinde durmayalı
AKLININ AYDINLIKLARINA
SORULAR SORMAYALI
Yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı
Gözünün içinde durmayalı
AKLININ AYDINLIKLARINA
SORULAR SORMAYALI
13 Mart 2012 Salı
Midnight in Paris Kendini Kanıtlama gereği duymayan bir Film
İnsanlar bulunduğu ortamdan keyif almak yerine, hiç bulunamadıkları ve bulunamayacakları ortamlara özlem duyarlar. Neden ? Çünkü o ortamda, süprizler ve hayal kırıklıkları yoktur. Başlarına gelecek olayları tahmin edebilirler bu da kendilerini güvende hissettirir. İşte bunun içindir hep aynı restaurantlara, kafelere ve hep aynı tatil köylerine gidilir, hiç gitmediğimiz bir şehre giderken tura katılırız, hayata kendini özgürce bırakmak, kaybolmaktan korkarız.
Bizler yıllık üç yıılık ve beş yıllık planlar kurarken bir daha yaşamayacağımız, bugün ellerimizden kayar, gider ve dün oluverir.
İnsanın altın çağı bugündür. Bügünü elde etmek yerine keşfetmenin keyfini çıkarmak güzel olmaz mı? Vucudumuz zamana ayak uydurarak her gün biraz daha yıpranıyor. Ama ruhumuz asi, özgür kalmak, kaybolmak ve hata yapmak istiyor.
İşte ustaca işlenmiş bu Woddy Allen filminden, cebimde biriktirdiklerim bunlar....
Muhteşem bir havada çekilmiş Paris görüntüleri ve yağmurda yürümeyi, sırılsıklam olmayı sevenler için tavsiye olunur, bana filmi şiddetle öneren zarif ve mütevazi hanıma çok teşekkürler....
Bizler yıllık üç yıılık ve beş yıllık planlar kurarken bir daha yaşamayacağımız, bugün ellerimizden kayar, gider ve dün oluverir.
İnsanın altın çağı bugündür. Bügünü elde etmek yerine keşfetmenin keyfini çıkarmak güzel olmaz mı? Vucudumuz zamana ayak uydurarak her gün biraz daha yıpranıyor. Ama ruhumuz asi, özgür kalmak, kaybolmak ve hata yapmak istiyor.
İşte ustaca işlenmiş bu Woddy Allen filminden, cebimde biriktirdiklerim bunlar....
Muhteşem bir havada çekilmiş Paris görüntüleri ve yağmurda yürümeyi, sırılsıklam olmayı sevenler için tavsiye olunur, bana filmi şiddetle öneren zarif ve mütevazi hanıma çok teşekkürler....
Mahfi Eğlmez'den Beklenti Teorisine Zarif Bir Yorum
"Beni ilk kez aldattığında sana, ikinci kez aldattığında bana yazıklar olsun"
12 Mart 2012 Pazartesi
Çehov'dan Mükemmellik Paradoksu
İki mükemmel insan neden bir araya hiç gelemez?
Mükemmel kadın ilk defada asla evet demez.
Mükemmel erkek ise ikinci şansı vermez.
Mükemmel kadın ilk defada asla evet demez.
Mükemmel erkek ise ikinci şansı vermez.
5 Ocak 2012 Perşembe
Doğum Günün Kutlu Olsun Zarif Küçük Hanım
İnsanın kalbinde hergün büyüyen bir sevgi oluşturabilmesi mümkün mü? Kayıtsız, şartsız bir sevgi......
Yüreğinizin dibinde daima af bulunan bir uçurum olduğunu farkettiniz mi hiç?
Ne mutluluktur gözlerinin içindeki ışığı görmek ve ne kahır yaratabilir bir damla yaş süzülen yanağından....
Ona sarılmak, öpmek, koklamak hep özlemi duyulan cenneti her gün yaşamak gibidir.
En vahşi ruhları bile ehlileştirir bu hisler.
İşte bu Anne olmaktır....
Bu zarif Can Yücel şiiri senin için bir tanem;
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun.
Mutlu ol ömrünce,üzülmeler sana yasak olsun.
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pas olsun.
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun.
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere.
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze.
Söz oldun, mani oldun,saz oldun bestemize.
Kutlu olsun doğum günün, nice mutlu senelere..
Yüreğinizin dibinde daima af bulunan bir uçurum olduğunu farkettiniz mi hiç?
Ne mutluluktur gözlerinin içindeki ışığı görmek ve ne kahır yaratabilir bir damla yaş süzülen yanağından....
Ona sarılmak, öpmek, koklamak hep özlemi duyulan cenneti her gün yaşamak gibidir.
En vahşi ruhları bile ehlileştirir bu hisler.
İşte bu Anne olmaktır....
Bu zarif Can Yücel şiiri senin için bir tanem;
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun.
Mutlu ol ömrünce,üzülmeler sana yasak olsun.
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pas olsun.
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun.
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere.
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze.
Söz oldun, mani oldun,saz oldun bestemize.
Kutlu olsun doğum günün, nice mutlu senelere..
4 Ocak 2012 Çarşamba
Başarının Denklemi
Einstein'dan bilgelikten geçmiş basit bir denklem:
"A'yı hayatta başarı olarak tanımlayalım A=x+y+z, x çalışmak, y=oyun, z=çeneyi tutabilmektir"
"A'yı hayatta başarı olarak tanımlayalım A=x+y+z, x çalışmak, y=oyun, z=çeneyi tutabilmektir"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)